It's the questions we can't answer that teach us the most. They teach us how to think. If you give a man an answer, all he gains is a little fact. But give him a question and he'll look for his own answers.

Asleep she was a painting of a fire. Awake she was the fire itself

Adamın ateş rengindeki saçları hakiki bir kızıldı. Gözleri koyu renkli ve dalgındı. Adam pek çok şeyi bilmekten gelen ve hemen göze çarpmayan bir güvenle hareket ediyordu. Yoltaşı onundu, tıpkı üçüncü sessizliğin de onun olduğu gibi. Bu da münasipti, zira bu sessizlik en büyüğüydü ve diğer ikisini sarıp sarmalıyordu. Güz sonu kadar derin ve genişti. Üzerinden nehirlerin aktığı kocaman bir kaya kadar ağırdı. Ölmeyi bekleyen bir adamın sabırlı, sapı kesilen bir çiçeğinkine benzer sesiydi.

She took another step. The simple motion of her moving leg was like a dance, the unexaggerated shifting of her hip entrancing as a fire. The arch of her bare foot said more of sex than anything I'd seen in my young life.

How odd to watch a mortal kindle / Then to dwindle day by day / Knowing their bright souls are tinder / And the wind will have its way