4,370 Quotes About Literature

Kader çarkı her an aşılabilir çünkü yüzeyinin her noktası gerçek dünyaya temas eder; küçük bir ışık kıvılcımı mucizeyi gerçekleştirmeye, patenciyi yüzücüye ve yüzücüyü kaya parçasına çevirmeye yeter. Kaya, çarkın beyhude dönüşünü durdurup benliği tam bir bilince fırlatan eylemin simgesidir.

Sürüye katılmayı seçersen bağışıklık kazanırsın. Kabul görmek ve takdir edilmek istiyorsan kendini hiçliğe indirgemen, sürüdeki diğer koyanlardan ayırt edilmez kılman gerekir. Düş görebilirsin, ama herkesle aynı düşü görmek koşuluyla.

Kesin olan tek şey şudur: öldüğünde ve dirildiğinde toprağa aitsindir ve toprağa dair ne varsa devredilemez bir biçimde senindir. Doğanın bir cilvesine dönüşürsün, gölgesiz bir varlığa; bir daha asla ölmeyecek, fakat etrafındaki bütün olaylar gibi gelip geçeceksin.

With me: one minus one = one; with you: it’s zero. Here lies the only difference.

Tanrım, biraz aklımız olsa ölümü düşününce kalkıp sevincimizden dans ederdik! Bulduğumuz çarelerden yararlanmayı bilseydik yarın hepimiz yataklarımızda ölebilirdik, acı çekmeden, huzur içinde, Ölmek istemiyoruz, sorunumuz bu bizim. Tanrı ve yukarıdaki çöp tenekelerindeki diğer her şey bu yüzden var.

Dostoyevski okumaya başladığım o ilk gece, hayatımın en önemli olaylarından biriydi, ilk aşkımdan bile daha önemli.

He had liked to listen to the exotic (to a Belsey) chatter of business and money and practical politics; to hear that Equality was a myth, and Multiculturalism was a fatuous dream; he thrilled at the suggestion that Art was a gift from God, blessing only a handful of masters, and most Literature merely a veil for poorly reasoned left-wing ideologies.

From one bell all the bells toll.

De wereld was grenzeloos en onoverzichtelijk, het aantal gebeurtenissen eindeloos, het heden een openstaande deur die in de wind van de geschiedenis stond te klapperen. Maar zo voelde het niet. Het voelde alsof de wereld bekend was, volledig ontdekt en in kaart gebracht, alsof hij zich niet langer in onvoorziene richtingen kon bewegen, alsof er niets nieuws en verrassends meer kon gebeuren.