Scopul nostru nu este de a ne contopi unul intr-altul, ci a ne recunoaste reciproc si a invata sa vedem si sa respectam fiecare in celalalt ceea ce e contrariul si completarea sa.

Se plamadise cu incetul, intre ei, alaturi de limbajul ratiunii, si un limbaj al sufletului si al semnelor, la fel cum intre doua asezari omenesti se poate dura un drum larg, pe care trec carutele si calaretii, insa alaturi de el mai apar numeroase alte fagasuri laturalnice, de joaca sau de taina; drumeaguri ale copiilor, poteci pentru indragostiti, poteci abia luate in seama ale cainilor si pisicilor.

Ya sé que muchos no creerán que un niño de casi once años pueda sentir esto. Para ellos no escribo mi historia: se la cuento a los que conocen mejor al ser humano. El hombre adulto, que ha aprendido a convertir una parte de sus sentimientos en pensamientos, echa de menos éstos en el niño y cree que las vivencias tampoco han existido. Pero yo no he sentido nunca en mi vida nada tan profundamente, ni he sufrido nunca tato como entonces.

Yaşam konusunda bir fikrin vardı; içinde bir inanç, bir beklenti yaşıyordu; eylemlere, acılara ve özverilere hazırdın. Ama yavaş yavaş anladın ki, dünya hiç de senden eylemlerde ve özverilerde bulunmanı istemiyor; yaşam, kahraman rollerine ve benzeri şeylere yer veren bir kahramanlık destanı değil, insanların yiyip içmeler, kahve yudumlamalar, örgü örmeler, iskambil oynamalar ve radyo dinlemelerle yetinip hallerine şükrettikleri rahat bir orta sınıf evidir.

Çok uzun bir suskunluk döneminin ardından yüreğimdeki selin ateşli esrikliğine yeniden gömülmüş, duyguların özgür yüceliklerine, acı ve sevincin birbirinden ayrılamadığı, ruhtaki tüm kızgın ateşin ve gücün bir araya gelip tek bir aleve dönüşerek dimdik yükseldiği o noktaya kadar çıkmıştım.

Veo que piensas más de lo que puedes expresar. Claro que si es así te darás cuenta también de que nunca has vivido completamente lo que piensas; y eso no es bueno. Sólo el pensamiento vivido tiene valor.

می روم تا همه ی اصول و عقاید و همه ی معلمان را ترک کنم و خود به تنهایی یا هدفم را بیابم و یا بمیرم.

Tanrıyla barışa mı diyorsun? Hayır, Tanrıyla barışmış değilim. Onunla barış yapmayı da istemiyorum. Tanrı dünyayı kötü yarattı, bu dünyayı övmemiz için neden yok, kendisini de övmüşüm ya da yermişim, umrunda değil pek. Dünyayı kötü yarattı Tanrı. Ama göğsümdeki ağrılarla barıştım, bu doğru. Eskiden acılara o kadar katlanamazdım, bazen ölmenin benim için kolay olacağını düşünmüşsem de, bir yanılgıdan başka şey değildi bu.

شاخه پر شکوفه"پیوسته به این سو و آن سودر تب و تاب است شاخه پر شکوفه در بادپیوسته در فراز و فروددر تب و تاب است دلم چون کودکیدر کشاکش روزهای روشن و تاردر کشاکش خواستن و چشم فرو بستن.تا که شکوفه ها پراکنده شوندو شاخه ها به بار نشیندتا که دل سیراب از کودکیآرام گیردو اقرار کند که بازی بی قرار زندگیانباشته از شور است و نه بیهودگی

Yalnız yaşıyorsunuz, yalnızlığınızdan sizi yoksun bırakmak istemem. Ama zaman zaman insan temiz kalpli ve dürüst birinin yüzünü görmeden duramıyor.